Cuma, Nisan 19, 2024
Ekonomi

Geleceğin projelerini yaptı iki ödül birden kazandı

EAA-Emre Arolat Architects tarafından tasarlanan Sancaklar Camii ve Antakya Müze-Otel, Dünya Mimarlık Festivali’nde “Geleceğin Projeleri” kategorisinde “Highly Commended” ödülünü aldı.

Londra merkezli EMAP Media Group tarafından 2-4 Kasım tarihleri arasında Barcelona‟da gerçekleştirilen Dünya Mimarlık Festivali‟nde (World Architecture Festival – WAF) bu yıl farklı kategorilerde dört projeyle yarışan EAA, Sancaklar Camii projesi ile “Geleceğin Projeleri / Kültür Yapıları” kategorisinde, Antakya Müze-Otel ile “Geleceğin Projeleri / Ticari Yapılar” kategorisinde “Highly Commended” ödülüne layık görüldü. Bu yıl 59 ülkeden toplam 704 proje katılımı ile bugüne kadarki en yüksek başvuru sayısına ulaşan Dünya Mimarlık Festivali‟nin ödül töreni 4 Kasım Cuma gecesi Barcelona‟da gerçekleşti.

Dünya Mimarlık Festivali‟nde “Geleceğin Projeleri / Kültür Yapıları” kategorisinde “Highly Commended” ödülü alan Sancaklar Camii projesi, „biçim‟ üzerinden yürüyen güncel mimari tartışmalardan uzak durup dinsel mekanın özüne odaklanarak, camii tasarımının temel sorunsallarına yanıt arıyor. İstanbul Büyükçekmece Gölü‟ne bakan eğimli bir arazide konumlanan cami, bulunduğu eğimin içine yerleşiyor ve gözlerden kayboluyor. Üst avlusundaki parkı çevreleyen yüksek duvarlar, dışardaki karmaşık dünya ile kamusal parkın huzurlu atmosferi arasındaki belirgin sınırı vurguluyor. Parkın içinden geçen eğimli bir patika ile ulaşılan yapı, tezyinattan arınmış brüt malzemelerin kullanıldığı iç mekanıyla insanı bir tür arınmaya davet ediyor. Yapının kıble duvarı boyunca yer alan yarıklar ibadet alanının yönelimini güçlendirirken, güneş ışınlarının iç mekana süzülmesini sağlıyor.

Dünya Mimarlık Festivali‟nde “Geleceğin Projeleri / Ticari Yapılar” kategorisinde “Highly Commended” ödülü alan Antakya Müze-Otel projesi, Antakya‟nın merkezinde St. Pierre Kilisesi‟ne yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntıları kamusal kullanıma açarak burayı bir müze-otel olarak değerlendirme fikri üzerine kurulu. Kendi yapısal kodlarına sahip yerden bağımsız bir tip haline gelen otel, kalıntıların karakterize ettiği bu alana yerleşirken içe dönüp kompaktlaşmak yerine, barındırdığı programların birbirinden bağımsız hareket edebilen tekil birimler haline gelmesiyle kazı alanının üzerine yayılıyor ve kalıntıları örten koruyucu saçağın altında kendine yer buluyor. Kazı alanının üzerinde dolaşan köprü ve rampalar ile oluşturulan açık alan parkuru, alanı bir arkeolojik park olarak ziyarete açıyor ve kalıntıların yakından görülmesine imkan tanıyor.